20 Ağustos 2009 Perşembe

himalayalarda yamaş paraşütü yaptıktan sonra, heidi'nin dedesiyle tavla oynamak istiyorum!

bütün gününü evin, o bitmez tükenmez sıkıcılığı içinde
yatarak, uyuyarak, uzanarak, biraz da uyuyarak geçirince
anlatacak ya da yazacak ya da düşünecek pek bir şey kalmıyor
bu boşluktan istifade rüyalar hücum ediyor kısa uykuların içine
ve içine ediyor sabahın!
kafanın arkasından enseye kadar inen baş ağrılarına dönüşüyor birbirinden kusursuz rüyalar silsilesi
geçen geçe üç dört kişiden adam akıllı bi dayak yemiş gibi kalmış oluyorsun, belini mahveden yataktan
yerde yatarım daha iyi diyorsun, ki daha iyidir sert zemin; ama sırf kemik ve deriden oluşan bir kıça ve sırta sahip olunca zeminin sertliği dayanılmaz olabiliyor
her neyse işte...
yapacak pek bi şey yok
sıradışılık çok uzakta
daha boktan kaygılar sarıyor beynini
ve sarsıyor o uyuşuk bedenini
yenilik de yok,
hep aynı, uzun uzun, kısa kısa devam ediyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder