7 Eylül 2009 Pazartesi

geçmişten kaçan sahne

Çocukluğumun sağanak yağışlı günlerinden biriydi
Çocukluğum diyorum, çünkü yağmurların, altında ıslanmamız için yağdığını
Anlayamayacağım bir yaştaydım
Ve eski evimizin küçük mutfağındaydım
Aslında ne ev bizimdi ne de o küçük mutfak
Herkesin “hacı” dediği, sağ gözü patlak biri ihtiyarın evinde yaşıyorduk
Yaşadığımız müddetçe de cüzi bir miktar ödüyorduk ihtiyara
Kiralık evin, kiralık mutfağının kiralık penceresinden sarkmıştım
Gökyüzünde yalnızca yağmur vardı
Köstebekler tarafından talan edilmiş gibi duran delik deşik sokaktaysa
Bir çocuk
Kafasını gökyüzüne kaldırmıştı
Ağzını açmış, gözünü yummuştu
Ve diliyle damlaları yakalamaya çalışıyordu
“ne yapıyorsun?” diye sordum
“Allah’ın çişini içiyorum” dedi
“ne, Allah’ın çişi mi?” Bu çocuk kafayı yemiş olmalıydı.
“he ya! Bilmiyor musun Allah dünyaya işiyor. Yağmur çiştir” dedi
Bir şey diyemedim çocuğa
Haklı olabilirdi çünkü
Tüm doğa sistemlerini kendi mantığıyla çözmüş bir sokak çocuğuydu kendisi
“siz sabahları peynir yer misiniz?” diye sordu
“evet, yeriz”
“peki, ya zeytin?”
“evet, zeytin de yeriz”
Biraz duraksadı, kafasını önüne eğdi
“bana biraz peynir atsana” dedi, “Allah’ın çişi de doyurmuyor”
Dolaptan bir parça örüklü peynir çıkarıp attım
Tutamayıp su birikintisine düşürdü
Hemen yerden alıp ağzına attı
“zeytin de versene biraz”
Çocuğun her attığımı tereddüt etmeden yemesi hoşuma gitmişti
“tamam” dedim
Dolaptan iki tane zeytin çıkardım
Tutamasın diye de hızla yere attım
Ama çocuk aldırış etmeden, zeytinleri de toplayıp yuttu
“ekmek?” dedi, “hele bir parça ekmek ver”
Ekmek sepetindeki dünden kalmış ekmekten bir parça kopartıp attım
Bu kez havada kaptı ekmeği
Onu da tek lokmada yedi
“domates?” dedi
Şimdi de domates istiyordu
Atacaktım, hem de sokağın başına doğru
Yağmurun altında oraya kadar yürüyüp
Domatesi tek lokmada yemesini izleyecektim
Ama dolapta domates yoktu
“domates yok, babam yarın alacak” dedim
“yarın gelirsem verir misin?”
“veririm” dedim
“tamam” dedi
Sokağın sonuna doğru yürümeye başladı
Ve gitti
Ben de pencereyi kapatıp içeri geçtim

İşte film burada kopuyor
Daha dünmüş gibi canlı canlı hatırladığım
Bu beş dakkadan öncesi veya sonrası kaybolmuş zihnimde
Düşünüyorum, düşünüyorum
Düşünürken yazıyorum da aynı zamanda
Ama yok!
Ne öncesi ne sonrası
Sonra “böyle mi bitmeli?” diye soruyorum kendime
Ve bitiriyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder